ALES Sözel Çıkmış Sorular Testi-1

1 - 5. sorularda cümledeki veya parçadaki boşluğu anlam bakımından en uygun biçimde tamamlayan seçeneği bulunuz.

1. Sanat eylemi; insanın hissettiği bir duyguyu ---- sonra bu duyguyu başkalarının da aynen hissedebilmesi için hareket, çizgi, renk, ses veya sözcüklerle ----.

2. Bilge Karasu’nun eserleri, metnin boşluklarını okurun kendi ---- tamamlamasını gerektirdiği ve ona farklı okuma ---- sunduğu için okuma uğraşını bir tür oyuna veya serüvene dönüştürür.

3. Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı eseri, insanın kapitalist düzendeki yerini konu alır. Kafka, odak figür Gregor Samsa’nın bir böceğe dönüşümü üzerinden insanın düzen karşısındaki çaresizliğini, sevdikleri için yapmak zorunda olduğu fedakârlıkları, ona biçilen ve yaşamak zorunda olduğu hayatı anlatır. İnsanı birey olarak görmeyen, tanımayan, asla kabul etmeyen sistem; düzen içindeki bireyi temsil eden Samsa’yı da saf dışı bırakır. ----. İçeri girerken benliklerini emanet bölümüne teslim etmiş, paranın tadını alınca da bir daha yanına uğramaz olduğu kişiler topluluğu...

4. Çalışma hayatına dâhil edilen çocuklar oyun oynama, öğrenme, hayal kurma ve dinlenme gibi temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılmaktadır. Çalışan çocuklar, çocukluklarını yaşayamamanın ötesinde ağır ve sağlıksız çalışma koşulları nedeniyle bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda zarar görme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Aslında hemen hemen her evde belirli bir yaşın üzerindeki çocuklar ev işlerinde çalışırlar. Bu çalışma kimi zaman küçük bir kardeşin bakımı veya evin derlenip toparlanması, kimi zaman da tarla ve bahçe işlerine yardım etme şeklinde olabilir. Bunlar genellikle yarı zamanlı, belirli bir zamanlaması olmayan, o andaki ihtiyaca göre şekillenen geçici işlerdir. ----.

5. Beyninizin size kızmaması ve kendi bildiğini yapmaması için ona, ne istediğinizi onun anlayacağı dilden, açık bir biçimde iletmelisiniz. Beyin, ----. Ona "Hafıza eğitimi alarak hatırlama gücümü artırmalıyım." derseniz beyniniz, "artırmalıyım" sözcüğünü kesinlik olmadığı için dikkate almayabilir. Bu nedenle kesin bir dil kullanın ve aynı cümleyi "Hafıza eğitimi alarak hatırlama gücümü artıracağım." biçiminde söyleyin.

6 - 8. sorularda başta verilen cümleden kesin olarak çıkarılabilecek yargıyı bulunuz.

6. Ziya Osman Saba’nın İstanbul’u tüm yönleriyle öne çıkardığı ve öykücülüğümüzün en nadide örneklerinden olan Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi adlı eseri bu şehri en yalın hâliyle görebileceğimiz satırlarla doludur.

7. Endonezya’ya bağlı Sulawesi Adası’nda, duvarlarında resimler bulunan 300’den fazla mağara keşfedilmiş ve bu mağaralardan birinde yer alan bir av sahnesinin betimlendiği resim, bilinen en eski figüratif sanat eseri unvanına sahip olmuştur.

8. “Radyolojinin kraliçesi” olarak anılan Marie Curié, uranyumla yaptığı deney sonucunda radyoaktiviteyi keşfederek 1903’te Nobel Fizik Ödülü’nü; bu çalışmasındaki bulgulardan hareketle toryumun radyoaktif özelliğini bulmasıyla da 1911’de Nobel Kimya Ödülü’nü almıştır.

9.
I. iklim, bölgeye bağlı gereç, topografik durum
II. üretilmiş örnekler göz önünde bulundurulduğunda
III. tarafından ülkemizin değişik bölgelerinde
IV. gibi bölgesel özelliklerin nasıl
V. mimar veya kendi evini yapan halk
VI. büyük bir etken olarak belirdiği görülür
Yukarıda numaralanmış sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur?

10.
I. ona sorularla yaklaşıp cevaplara ulaşma
II. edebiyat ile hayatın kopmaz ilişkisi
III. akışına, hayatın mecrasına tanık olma
IV. edebiyat sosyolojisi disiplinini hayatın
V. bağlamında ele alan bu denemede
VI. merkeze alınarak bir çözümleme yapılmıştır

Yukarıda numaralanmış sözler anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan beşinci olur?

11.
I. Fizikçi, sistemdeki elektrik devrelerinin bağlantılarını inceleyerek bir önceki hamlenin neden olduğu elektromekanik olayın sonucunu hesaplasın.
II. Her iki uzman bu şekilde tamamen farklı stratejilere dayanmalarına rağmen büyük bir ihtimalle aynı sonuca ulaşacaklardır.
III. Satranç oynayan Mavi adlı bir bilgisayarın bir sonraki hamlesini tahmin etmekle görevlendirilmiş iki insan düşünelim.
IV. Satranç ustasıysa sisteme bir zihin atfetsin ve arzu, istek, korku gibi çeşitli yönelmişlikler çerçevesinde makinenin nasıl davranacağını tahmin etmeye çalışsın.
V. Bunlardan biri satranç oyunu hakkında hiçbir bilgisi olmayan ama elektronik sistemler konusunda uzmanlaşmış bir fizikçi, diğeri ise elektronik sistemler konusunda hiçbir bilgisi olmayan bir satranç ustası olsun.

Yukarıda numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?

12.
I. Bu görüşte olanlar için Margaret Mitchell’in ilk kez 1936’da yayımlanan ve merak uyandırmaya devam eden kitabı Rüzgâr Gibi Geçti şaşırtıcı bir karşı örnek oluşturuyor.
II. Nedeni ne olursa olsun eser yalnız İngilizcede değil, Türkçe dâhil bir dizi dilde yeni baskılar yapmaya ve her yıl binlerce satmaya devam ediyor.
III. Bu durum, kitabın üç ana karakteri arasında Amerikan iç savaşı yıllarında yaşanan aşk üçgeninin gerçekten de çarpıcı olmasından kaynaklanıyor olabilir.
IV. Çok satanlar listesindeki kitapların, adı üstünde, çok sattığı ama gerçek edebiyatın aksine süratle unutulup gittiği hep söylenmiştir.
V. Şüphesiz Hollywood’un en ünlü filmlerinden birine dönüşmesi de kitabın uzun ömürlü olmasını ve ilgi çekmesini sağlamıştır.

Yukarıda numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?

13 - 15. sorularda, numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralanması için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerektiğini bulunuz.

13.
I.Selçuklu yaşamına tanıklık eden Kubad Abad Sarayı Külliyesi, 1235'te Sultan Alaaddin tarafından tasarlanıp yaptırılmıştır.
II.Amanos Dağları’nın eteğinde yer alan küçük ovadaki Beyşehir Gölü’nün kıyısına inşa edilen bu külliye, kalıntılarıyla Selçuklu yaşamı hakkında eşsiz bilgiler sunmaktadır.
III.Göldeki adalara ve çevredeki yaylalara dağılmış olan çeşitli köşk kalıntıları da Kubad Abad'la bağlantılı olup külliyenin uzantılarıdır.
IV.Külliyenin bu kalıntılarından üçünün kimliği kolayca anlaşılabilmektedir: Büyük Saray, Küçük Saray ve su seviyesinde bulunan Kayıkhane.
V.Bunlardan Kız Kalesi Adası’ndaki Su Şatosu ile Malanda Yaylası'ndaki köşk, çinileri ve yapısal düzeniyle ana külliyeyle birlikteliği en belirgin olanlardır.

14.
I.Schopenhauer'un İsteme ve Tasarım Olarak Dünya adlı kitabı, hem çağdaş psikolojiye hem de çağdaş felsefeye katkı sunan bir başyapıttır.
II.Nietzsche, Wittgenstein gibi filozofları, Freud, Jung gibi psikanalistleri, Wagner gibi sanatçıları etkileyen Schopenhauer’un felsefesi, bu eserinde de başarıyla temsil bulur.
III.Schopenhauer'un büyük bir emekle kurguladığı bu zengin içerik, muntazam bir bütünlüğe sahiptir.
IV.Öte yandan Doğu felsefesinin Batı felsefesinde özümsenişini yansıtan kitap, bilim felsefesinden etiğe ve sanata varan geniş bir içerikten oluşur.
V.İsteme ve Tasarım Olarak Dünya, tüm bu nitelikleriyle felsefe tarihindeki müstesna yerini alır.

15.
I.Edebiyat dünyasında roman geleneğinin başlangıcı olarak görülen Don Kişot’un, çevrildiği dil ve uyarlandığı eserlere her gün yenisi ekleniyor.
II.İspanyol edebiyatçılarından bazıları, böyle bir kitabı ulusal gurur kaynağı saymakla birlikte eseri özünden uzaklaştırdığını düşündükleri bu uyarlamalara karşı olumsuz tavır takınıyor.
III.Ancak kitabın özgün İspanyolca metninin yarısının bile açıklama olmaksızın İspanyollar tarafından anlaşılamaması bir “paradoks” olarak görünüyor.
IV.Eleştirmenlere göre günümüz diline uyarlamak için de olsa bu tür çalışmalar “entelektüel tembellik” göstergesinden başka bir şey değil.
V.Oysa kitaptan bazı cümlelerin çıkarılması, kimi sayfaların özete indirgenmesi ve bazı kelimelerin değiştirilmesi edebiyat suçu sayılmamalı.
VI.Bu sorunun çözümünü uyarlama eserlerde görenler ise Don Kişot gibi, yaşayan bir kitabın toplumsal hayata uzanması gerektiğini söylüyorlar.

16 - 18. sorularda numaralanmış cümlelerden hangisinin, parçanın anlam bütünlüğünü bozduğunu bulunuz.

16. (I) Bir yazarın geçmiş yazılarını bir araya toplama çabası; çıraklık yıllarından başlayarak geçtiği yollara ışık tutmak, neleri kendine mesele edindiğini açıklamak isteğiyle ilgilidir. (II) Gençlik dönemi ürünlerini yayımlamak zordur; onca yıl sonra dili ve üslubu yeterince olgunlaşmamış eserlerle okur karşısına çıkmak cesaret ister. (III) Kariyerinde ilerlemiş her yazarın, bu tür kitaplarıyla, güncel eserlerinde geçmişe uzanan çizgileri takip etmek isteyen okura bu olanağı tanıması, kendini anlatmak arzusunun uzantısıdır. (IV) Böyle kitaplar, genç okurlara yazarın kariyerine geniş bir perspektiften bakma olanağı sağlarken içinde yaşamadıkları zamanın hafızasını da kazandırır. (V) Zira genç kuşağın çoğu, yaşayan bir yazarı, kendi okumaya başladığı zamanın yaşıtı sanır; kendinden önce söylenmiş sözlerini bilmez.

17. (I) İnsansız üretim modeli olan “karanlık fabrikalar”la birlikte akla gelen ilk soru elbette ortaya çıkacak üretim artışıdır. (II) Fabrikalarda işçilerin kol gücüne dayanan üretim sürecinden mekanik iş gücüne dayanan üretime geçiliyor. (III) Yeni üretim sürecinin temel unsuru olan robotlar, henüz neyin hangi malzemeden üretileceğine kendi kendilerine karar vermekten yoksun olsalar da ileride yazılım teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde bu sorun ortadan kalkabilir. (IV) Söz konusu durum gerçekleştiği takdirde insan iş gücüne duyulan ihtiyaç yalnızca robotların bakım ve onarımı ile yazılımlarının iyileştirilmesi gibi üretim aşamalarıyla sınırlanmış olacak. (V) Ancak her durumda insan istihdamının büyük oranda azalacağını öngörmek mümkün.

18. (I) Çıktığım gezilerde her zaman kentlerin, dağların, sokakların, tarihin peşine düşmem; ülkeye has lezzetleri de öğrenebilmek için can atarım. (II) Mutfağın, bir ülkenin kültürünü anlamak için en doğru adreslerden biri olduğuna inanırım. (III) Tokyo’da ilk olarak tanınmış şefler Jibiki ve Nakata’nın yaptıkları suşileri yeme fırsatı buldum. (IV) Anladım ki suşi yapmak aslında bir sanat; pilavının lezzetli olması için yaklaşık yirmi dakika kaynatılması gereken pirincin, kısa taneli ve bol nişastalı olması gerekir. (V) Bu gezim sırasında Japonya’da suşi ustalarının hem birer zanaatkâr hem de Japon kültürünü temsil eden birer sanatçı olarak saygı gördüklerini keşfettim.

19. Arkeoloji, geçmişe ait anlaşılması çaba gerektiren karmaşık detaylara odaklanır. Arkeologların ürettiği bilgi, zahmetsizce anlaşılabilecek türden bir bilgi olmadığından toplumda karşılık bulmaz. Buradaki eksikliği müzeler tamamlar. Müzelerde göze hoş görünen, ilgi çekici, ne olduğu anlaşılabilecek heykel, takı, para gibi buluntular sergilenir. Üstelik bunlar medya aracılığıyla “Arkeologlar şu muhteşem eseri buldu.” türünden çarpıcı ifadelerle geniş kitlelere duyurulur. Tüm bunlar , arkeolojinin amacına yönelik yanlış bir algının yerleşmesine yol açar.

Bu parçada altı çizili sözle aşağıdakilerden hangisine gönderme yapılmamıştır?

20. Zamanın bilinmeyen dönemleri arasından aşıp gelen antik kentler; farklı dönemlerin, kültür ve uygarlıkların inanış ve yaşayış biçimlerinin tanıklığını yapar. Bu nedenle her uygarlığın kendi öyküsünü yazdığı bir kitap, kendi resmini yaptığı bir tablo gibidir. Bir antik kent, binlerce yıllık birikimiyle tarih kitabının kapanmış sayfaları arasındadır ve o sayfalara nelerin yazıldığı tam olarak bilinemez.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi antik kentleri nitelemek için kullanılabilir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir